Bundan böyle arada, beğendiğim oteller ile ilgili yazılar da bloğumda yer alacak. Bazen yöneticileriyle sohbet, bazen otele dair yorumlarım...
Maltepe 2000 Hotel, başkentin
merkezinde elverişli konumu, farklı ve keyifli dekoruyla öne çıkan nezih bir
otel. Uzun yıllardır buranın genel müdürlüğünü yürüten Garip Uysal ile
otele ve sektöre dair bir sohbet gerçekleştirdim…
-
Garip
bey, bize öncelikle Maltepe 2000 Hotel’in kuruluşunu anlatır mısınız?
- Tabi… Otel 1991 yılında Kemal Akman
tarafından kuruluyor. Kendisi, şu an 2000 otellerin başında olan Birol Akman’ın
babasıdır. İlerleyen yıllarda Birol bey askerliğini yaptıktan sonra otelin
yönetimini üstleniyor ve sanırım 1994 yılından bu yana da sürdürüyor bunu.
Maltepe 2000 Otel’in eski ismi Örnek Otel. Yine 1991’de Bestekar Sokak’ta da
2000 Otel açılıyor. 2003 yılında Anıttepe’de bir otel daha… Yine o yıl Ramada
zincirinden bir otel de alınıyor. Sayı 4’e çıkınca hepsi 2000 Otel bünyesi
altına alınıyor. Burası Maltepe 2000, diğerleri Anıttepe 2000, Bestekar 2000,
Tunalı 2000 diye adlandırılıyor. 2007 senesinde ise burası bir renovasyona
girdi. Güzel bir dekorasyon çalışmasıyla, misafirlerimiz tarafından da
beğenilen şık bir otele dönüştü. Alışılmış otel konseptinin dışında bir dekor
çünkü. Film sahnelerinden dev kareler farklı bir atmosfer yarattı.
Misafirlerimiz internetten görüp, bunlar otelinizin gerçek fotoğrafları mı diye
soruyorlar. Otele gelip aynısını görünce de çok memnun kalıyorlar. Toplam 42
odamız var. Standart ve süit olarak iki çeşit. Bizim buradaki ana amacımız misafir
memnuniyeti. Olmazsa olmazımız…
-
Bu
dekorasyon kimin fikriydi?
- Daha önce diğer otellerimizde
çalıştığımız bir iç mimarımız vardı. Yine onunla çalıştık. Birol bey’in bu
otele farklı bir konsept katalım önerisiyle çıktı ortaya her şey. Biliyorsunuz
otel yenilendi dendiği zaman perdeler değişir, halılar, mobilyalar değişir…
Öyle olunca da misafirler de bu değişiklikleri fazla önemsemez. Biz tarzı da
değiştirdik. Aslında tarz otele çevirdik. Dekor çalışmalarının ilk görsellerine
bakınca şaşırdım, heyecanlandım, burası böyle mi olacak dedim. Hakikaten de
öyle olunca heyecanınız uzun süre devam ediyor. Ayrıca satışı da daha kolay
oluyor otelin. İnsanlar böyle farklı bir yeri tercih ediyor haliyle. Ankara’da
bu tarz bir otel yok.
-
Farklı
objelerle de zenginleştirilmiş dekor. Mesela şuradaki otomobil koleksiyonu
gibi.
-
Evet… Birol bey’in bazı
koleksiyonlarını otelin çeşitli yerlerinde kullandık.
-
Çok
güzel olmuş… Oda-kahvaltı şeklinde hizmet veriyorsunuz değil mi? Ayrıca alakart
restoranınız da var mı?
- Evet var. Ama şöyle söyleyeyim, Ankara’ya
gelen otel müşterilerinin otel restoranı kültürü ve alışkanlığı yok genelde. 5
yıldızlıda da bu böyle artık. Toplu yemekler hariç tabi. Şehir dışından gelen
bir insan, otelde yemek yemek istemiyor. Empati kurunca anlıyorum tabi. Dışarda
olmak istiyorlar. Böyle olunca otelde alakart kültürü azaldı. Sadece düğünler,
banketler, özel toplantılar gibi durumlarda yemek yenilir oldu. Bunun için
oteller ideal yerler. Biz de bu amaçla kullanıyoruz. Ama isteyen misafirlerimiz
için alakart restoranımız hizmet veriyor. Onlar bile daha çok aperatif
yiyecekler tercih ediyorlar. Bir de maddi açıdan bakmak gerek. Eskiden firmalar
çalışanlarını şehir dışına yolladıklarında otel içindeki tüm ödemelerini
karşılarlardı. Mini bar dahil… Böyle olunca gelenler oteli kullanmak durumunda
kalırlardı. Firmalar bütçeleri kısıtlayınca tam pansiyon konaklama yarıma
döndü. O da sonra oda-kahvaltı halini aldı. Hatta bazı firmalar artık harcırah uygulamasına
geçti. Örneğin otel 140 ama 120 TL sini firma karşılıyor. Kişi, kalan
masraflarını kendi cebinden vermek durumunda. Böyle olunca çıkıp dışarda
atıştırmak daha uygun geliyor tabi. Firmalar kısıtlamaya gittikçe otel
konseptleri de buna göre şekil alıyor.
-
Peki
müşteri profiliniz genel olarak kimlerden oluşuyor?
- Bizim misafirlerimiz Ankara dışından
gelip de, Bakanlıklarda, resmi kurumlarda, genel müdürlüklerde işi olanlar
oluyor genelde. Kısa süreli konaklamalar bunlar. İş adamları, ilçelerin
belediye başkanları, şehir dışındaki büyük firmaların yöneticileri, pazarlama
elemanları ve tabi bir de yurtdışından gelenler… Özellikle internetten satış
çok alıyoruz. İnternet kanalını çok iyi kullanıyoruz. Ayrıca kendi web
sayfamızdan da rezervasyon alıyoruz. Sitemiz ve fotoğraflar da güzel olunca
otel cazip hale geliyor. Biz oraya zaten olanı koyuyoruz. Ayrıca kalan her
misafirimize bizim hakkımızda Trip Advisor, Expedia gibi mecralarda yorum
yapmasını rica ediyoruz. İşte oralardan çok güzel dönüşler alıyoruz. Misafirlerle
birebir ilgileniyoruz. Kahvaltılarda ufak sohbetler ediyoruz. Hatta şöyle bir
iddiamız var: Memnun kalmazsanız paranızı iade ediyoruz.
Sonuçta önemli olan ne? Temiz bir
yatak, güzel bir kahvaltı, güler yüzlü hizmet. Bu üçünü bir arada sağladığınız
sürece misafirinizi memnun edememe diye bir şey söz konusu olamaz.
- Elbette
ama bir de dış faktörler var sizin de bildiğiniz gibi. Ülkenin turizm açısından
içinde bulunduğu durumdan siz nasıl etkilendiniz?
-
Etkilenmedik dersek yalan olur tabi.
Ankara’ya misafir gelecek ki, biz de onları ağırlayabilelim. Özellikle geçen
sene kötü bir sezon yaşadık. Kendi çıtamızın altına düştük. %60 doluluğa kadar
indik. Bu bizim için kötü bir olay. Normal zamanlarda doluluk oranlarımız
%80’dir. Yıl bazında %77-80 arası değişir. Bunun altına düştüğümüz için kar
marjımız da etkilendi tabi. Şu anda toparlanma aşamasındayız. Daha da güzel
olacağını umut ediyoruz.
-
Turizm
fuarlarına katılıyor musunuz? Bu tip organizasyonların satışlarınıza katkısı
oluyor mu?
- Kesinlikle oluyor. Faydası olmaz
mantığıyla gittiğiniz zaman zaten hiçbir şekilde tanıtım yapamazsınız. Nerde
olursanız olun, biriyle otelle ilgili konuşurken bile bir tanıtım yapıyorsunuz.
Ama fuarda zaten hali hazırda ilgili potansiyel ayağınıza geliyor. Bazı
otelciler fuarlarda sıcak satış yapılacak gibi bir algı içindeler. Böyle bir
şey yok tabi ki. Oteli duyurmak ve tanıtmak için oradayız. Zaten tanıtım
materyallerimizi inceleyen firmalar, kişiler bize dönüşü sonra yapacaktır. Biz
fuarları çok önemsiyoruz. Ben yaklaşık 19 senedir bu oteldeyim. Hemen hemen tüm
fuarlara katılıyoruz.
-
O
kadar uzun zamandır mı bu oteldesiniz? Ne güzel…
- Evet, 19 sene olmuş. Birol Akman’la
çalışmaktan çok mutluyum. Çünkü vizyonu çok geniş bir insan. Ufkunuzu
geliştiren biri. Belki şu an başka bir otelde olsam, fuarların faydasını size
böyle anlatamayabilirdim. Çünkü genelde katılmamıza izin vermeyeceklerinden ben
de o mantaliteyle fuar gereksiz diyecektim. Ama ben bugün reklamın işe
yaradığına inanıyorum. Kendinizi doğru ifade ettiğinizde, karşı tarafa
amacınızı anlattığınızda zaman içinde bunun dönüşlerini alıyorsunuz. Mesela
EMITT Fuarı’na hep katıldık. Hem kendi özel standımızı aldık, hem de Kültür
Turizm Bakanlığı ve Valiliğin stantlarında yer aldık.
-
Peki,
size dönecek olursak, sektöre ne zaman nerede başladınız?
- 1994 yılında Afyon Kocatepe
Üniversitesi Turizm Otelcilik bölümünden mezun olduktan sonra ilk olarak Belek
Cesars Otel’de işe başladım. Hayatımda iki firma oldu diyebilirim. Cesars ve
Etap Grubu idi. Cesars’dan sonra Mercure İzmir’e geçtim. Sonra Ankara’da İzmir
Caddesi’ndeki Mercure Otel’e geldim. Şu anki adı Etap Mola… 1998’e kadar da
orada çalıştım. Burası kapandıktan sonra askere gittim. 19 seneye yakındır da
Maltepe 2000’deyim. Buradaki ortamı ve kurumsallığı çok sevdim. Zaman nasıl
geçti bilmiyorum…
-
Ankara’nın
hep konuşulan ama tam olarak bir türlü ortaya konulamayan bir turizm
potansiyeli olduğu söylenir. Bu konuda verim almak adına nasıl bir yol
izlenmeli sizce?
-
Biliyorsunuz bizim de bir derneğimiz
var: ATİD (Anadolu Turizm İşletmecileri Derneği) Birol bey de bu derneğin
başkanı. Biz bu konunun özverili bir çalışmasını dernek adı altında yapıyoruz.
Ankara’nın tanıtımı için hem bakanlık, hem il müdürlükleri, hem de
belediyelerle ortak çalışarak karşılıklı alışveriş içindeyiz. Ankara’da turizm
potansiyeli kesinlikle var. Anıtkabir, Kale ve civarı, Augustus Tapınağı, Hacı
Bayram Camii, 1. Ve 2. Meclis, Etnografya Müzesi, Gordion, Ulucanlar Cezaevi
Müzesi… var. Yine Altındağ Belediyesi’nin yaptırdığı Altınköy’e talep var.
Ankapark açılıyor. Orası da ayrı bir heyecan katacak şehre. Biz ayrıca
konuklarımız için Eskişehir ve Konya’ya günübirlik gezi planları yapıyoruz.
Özellikle yabancı misafirlerimiz hızlı trenle sabah 8’de gidip, gezip
akşamüzeri 5’te dönüyorlar. Ayrıca kaplıcalarımız yani termal turizmi de var
şehrimizde. Yani Ankara aslında tanıtım açısından kolay ama biraz daha destekle
daha iyi tanıtılacak bir yer.
-
Evet.
Sağlam projeler ve işbirliği yapmak şart…
- Yapıyoruz.
Hatta şu anda ATİD olarak Anadolu Jet ile farklı projelerimiz var. Uçak
biletini gösterene +1 gece daha konaklama ücretsiz. Ankara’da birçok otel bu
projeye dahil oldu. Van’daki turizm fuarına Anadolu Jet ile gittik. Oradaki 10
acente ile Ankara’nın tanıtımı için bir tanışma yemeği organize edildi. Bir
diğer proje Güneydoğu, özellikle Antep, Adana civarındaki acenteler ile olacak.
Onları yine Anadolu Jet ile Ankara’ya getirip, buradaki alışveriş ve termal
turizmini tanıtmak için 1-2 günlük bir tur organize ediyoruz.
-
Geçen
yıl Ankara’da 2.si yapılan turizm fuarı hakkındaki yorumlarınız neler?
- Çok yeni bir fuar. Haliyle
eleştiriler olması normal. Ama Ankara’da bir şeyler yapılması lazım. Sadece
otel olarak değil, bir bütün olarak Ankara’nın tanıtımı yapılması gerek. Ancak
bu şekilde turizm canlanır. Hepimiz Ankara’ya ne katabiliriz ona bakmalıyız.
Herkes taşın altına elini koymalı. Biz dernek olarak ilk fuarda 150 m2, 2.
sinde 350 m2 yer alarak yaklaşık 39 otelle kendimizi aslında Ankaramızı tanıtmak
için hazır bulunduk. Aslında amacımız,
Ankara’ya katkı sağlayabilecek her türlü platformun içinde yer almak. Bu fuarı
küçük bir çocuk gibi görmek gerek şimdi. Onu büyüteceğiz. EMITT Fuarı 20 yıl
önce CNR’da iki holde yer alarak başladı. Bugün TÜYAP’a girdi. Biliyorsunuz
bizim de bir fuar alanımız olacak. Buranın temeli atıldı. İl Müdürlüğü’nden
aldığım bilgiye göre sözleşmesi yapılmış, yapım aşamasına geçiliyor. Bittiği
zaman çok büyük bir fuar merkezi olacak. Buranın canlanması Ankara’ya, bir
yandan da otellere katkı sağlayacak. Şu anda Ankara’da çok fazla etkinlik
olmamasına rağmen bir sınav ya da bir toplantı olduğunda yer bulunmuyor
otellerde. Düşünün böyle bir fuar alanının olması, Ankapark’ın açılması gibi
gelişmelerle Ankara dolup taşacak. Kültürel etkinlikler ve tarihi dokunun da ön
plana çıkarılmasıyla başkent hak ettiği yeri alacaktır.
-
Son
olarak, turizm sektöründe çalışan ve çalışacak olan gençlere ne gibi
tavsiyeleriniz olacaktır?
- Hep söylüyorum, altımda çalışan
stajyerlere de, elemanlara da, okullardaki kariyer günlerinde de… Bu mesleği
sevmeniz lazım. Sevmiyorsanız asla yapmayın. Bu meslek sürekli sevgiyle ve
tebessümle yapabileceğiniz bir meslektir. Bunu yaptığınız sürece başarı
kendiliğinden gelir. Tabi özverili bir çalışmayı da gerektirir. Eskiden bizler
tatil bölgesinde 17-18 saat çalışırdık, ki hala çalışıyorum aynı şekilde. Bazen
burada yatarım. Düğünler olduğunda, mesela saat 3-4 gibi biter, ortalık
toplanır, sonra 1-2 saat uyur tekrar işime başlarım. Evi otel, oteli ev olarak
kullanmaya başladık. Çünkü tüm günlerim burada geçiyor. Her şeyim burası. Bir
Pazar günüm var, onda da bazen buraya
geliyorum. Sabah kahvaltısı ve genel kontrol için. Benim 12 saatten aşağı
çalışma sürem yok. Çünkü hayatınızı mesleğinize adarsanız başarı gelir. Bu işin
başında severek ve özveriyle durmak en önemli nokta. Birileri sizi mutlaka fark
eder.
-
Bu
güzel sohbet için çok teşekkür ediyorum Garip bey.
-
Ben de teşekkür ediyorum Onur hanım…
GÜLSEREN SOKAK NO.4 MALTEPE / ANKARA
TEL: +90 (312) 231 81 70