Çocukluğumda evlerimizde tarhana eksik olmazdı. Kıymalı un
tarhana, kemikli ete top tarhana... Bayılırdım. Bizim oralarda yanında dilimlenmiş çiğ patlıcan da yenirdi bazen. Onu hala çözebilmiş değilim.
Bu müthiş besleyici çorbanın
restoranlarda neden bulunmadığını ise anlayamadım bir türlü. Halbuki yapımı en
kolay olanlardan biri. Evet, bekledikçe koyulaşıyor. Su ekleyince de tadı
kaçıyor, doğrudur. Topaklanabiliyor. Ama mutfakta muhteşem zor işler başaran
şefler ve ustalar için mesele değil bunlar. Gerekirse az yapılır, öz yapılır.
Talebe göre tekrar tekrar yapılır gün içinde.
Faydalarını burada saymayacağım. Alttaki linkten bir kısmını
okuyabilirsiniz. Lezzetini ise anlatmaya gerek yok. Ancak, her tarhana da
yenmez bunu da belirteyim. Bunu marifetle yapan teyzelerin hepsinin ellerine
sağlık. İyi tarhanayı bulduktan sonra bize sadece çorbayı pişirmek kalıyor. Mümkünse
et suyuna yapın. Salçayı abartmayın. Bazı tarhanalarda ekstra salça koymaya
bile gerek kalmaz zaten. Sarımsağı da dozunda kullanın. Yoğun sarımsak tadı ve
kokusu, tarhananın orijinal tadını bastıracaktır. Bir de çok sulu yapmayın.
Dediğim gibi, maalesef restoranlarda çok nadiren
karşılaşıyorum bu çorbayla. Geleneksel yemeklerin satıldığı bazı yerlerde
tesadüfen buldunuz buldunuz. TAV hava alanlarındaki Tadında Anadolu Restoran
zincirlerinde ise sürekli bulabilmek mümkün. Ne zaman gitsem, kıymalı Uşak
tarhanası var. Çocukluğumdakine çok yakın tadı ve kıvamı. Bu fikri ortaya
atanları da, uygulayanları da tebrik ediyorum. İsteyince oluyor demek ki. Hem de 24
saat. Yaygınlaşması dileğiyle…