25 Ağustos 2016 Perşembe

MASALIMSI KURABİYELERİM



MASALLARIN ENFES HALİ

Hangimiz küçük yaşlarda kilden, çamurdan ya da oyun hamurundan bir şeyler yapmayı denemedik ki… Bu konuda pek becerikli olmadığımı rahatlıkla söyleyebilirim. Bir süre önce tanıdığım dünya tatlısı Nuray Keskin Zorlu ise, çocukluğunda da bugünkü gibi yetenekliymiş.

Aslında her şey, internette onun kurabiye ve pasta tasarımlarını tesadüfen görmemle başladı. Evet, butik çalışan tasarım pastacılar var. Ancak bu gördüklerim, modellerin özgünlüğü ve müthiş bir sabır gerektiren detaylarıyla fark yaratıyordu. Bir süre kendisini takibe aldım. Her gün yeni çalışmalar geliyordu karşıma. Sürekli daha iyi, daha iyi oluyordu. Artık bu azimli kadınla tanışmanın vakti gelmişti.
Şirin, cıvıl cıvıl bir atölyesi var Nuray Hanım’ın. Yaptığı nefis kurabiyeler ve figürler dışında, duvarları kendi çekmiş olduğu güzel fotoğraflar da süslüyor. Sohbete başlıyoruz. Almanya’da doğmuş, İstanbul’da yaşamış, okul için Ankara’ya yolu düşmüş… Aslında Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Fars Dili Edebiyatı mezunu. Sonra da üstüne Fotoğrafçılık okumuş. Hatta bir dönem düğün/doğum fotoğrafları çekmiş bol bol. İstanbul’daki çocukluk arkadaşının büyük bir hevesle kurabiye-pasta işleri yapmaya başlaması onu da heyecanlandırmış. Bu heyecan ilhama dönüşünce ‘Masalımsı Kurabiyelerim’ ortaya çıkmış. Yani daha öncesinde bu alanla hiç bir ilgisi yok aslında. 2013 yılının Ekim ayında da ilk siparişini almış.

Kurabiyeleri genelde çok hafif tarçın ve limon içeriyor. Tabi tereyağlı. Ama bu içerik, müşterinin özel isteğine göre değişebiliyor. Doğum günü, yıldönümü, nişan, doğum, sünnet, düğün, kutlama... aklınıza gelebilecek her tür özel gün için size özel üretim yapıyor. Kurumsal firmalar, kuruluş yıldönümleri ya da başka toplantılar için logolarının olduğu kurabiyeler sipariş ediyorlar ona. Hepsinin süslemesinde de en kalitelisinden şeker hamuru kullanıyor. Kurabiyeler Türkiye’nin her iline gönderilebiliyor. Özellikle İstanbul’dan çok sipariş almış. Orada bu işi yapan pek çok yer olduğu düşünülürse, Masalımsı Kurabiyelerim’in başarısı daha iyi anlaşılacaktır.

Gelelim pastalara. Tasarım pastalar, çoğunlukla kişiye özel hazırlanmış heykeller gibidir. Kutlamanın muhatabı çok mutlu olur bu jest dolayısıyla. Ancak genelde pastalar yenmez ya da bir çatal alınıp bırakılır (her şey bir yana bu müthiş israfa karşıyım).  Ama pasta ne içindir? Yenmek için elbette. O halde sadece dış görünüşüne para vermek anlamsız. Nuray Hanım pastalarında kesinlikle krem şanti kullanmıyor. İçinde yer alansa tamamen kuvertür çikolata. Bu, çikolata yapımında ham madde olarak kullanılan bir malzeme. Yani kakao çekirdeklerinin işlenmesi ile elde edilen saf çikolata… Kalıp ya da külçe çikolata diye de biliniyor. Nuray Hanım, pastanın yapımında hep en iyi malzemeleri kullanıyor. Üzerindeki şeker hamuru kaplaması da sadece yarım santim inceliğinde. Hal böyle olunca pastanın keyifle yenmemesi için bir sebep kalmıyor. Pastaları şeker hamursuz isterseniz süslemesinin daha zayıf olmasını göze almanız gerekecek. Çünkü pasta süslemeyi pek taşıyamıyor o zaman. Bu arada yine temalı cupcakeler de yaptığını ekleyeyim.

Süslemeler çok özenli, ustalık ve sanatçılık gerektiren türden. Her detay ince ince çalışılıyor. Yapılmasını istediğiniz figürü veya temayı belirleyip anlatmanız yeterli. Genelde müşteriler ana fikri söyledikten sonra detayları Nuray Hanım’a bırakıyorlarmış. Bazen tamamen doğaçlama çalıştığı da oluyor tabi.

Ve figürler… Kim istemez ki pastanın üzerinde kendisinin küçük bir versiyonu olmasını… Sevdiklerinizin fotoğrafını getirmeniz yeterli. Yüz, saç ve giysi detayları yine özenle çalışılıyor. Kirpiklerini dahi tek tek ince ince şeker hamurundan yapıyor. Artık bu kadarı da pes dedirtiyor. Figürler gerçekten zahmetli. Kuruma süresiyle birlikte 1,5 ila 3 günde ortaya çıkıyor.

Ayrıca nişan, doğum… çikolataları da hazırlıyor. Çikolatalar iki çeşit. Biri madlen dediğimiz, diğeri antep fıstıklı/fındıklı/sütlü çeşitleriyle ondan daha kalın olan. Her ikisini de tattım. Leziz… Bunların paketlerinin üzeri kutlama konunuza göre dilediğiniz gibi süsleniyor.

Nuray hanım, tüm bu işleri yaptığı yetmiyormuş gibi, bir de amatörlere, gençlere figür ya da keskin kenar pasta eğitimleri veriyor. Keskin kenar ne mi? Pastanın kenarlarının son derece düz ve muntazam olması. Ne var ki bunda demeyin sakın. Çünkü pastanın yapım malzemelerini düşünürsek, özellikle yuvarlak şekillerde bu kusursuzluğu yakalayabilmek çok özenli bir çalışma gerektiriyor. 1 günlük bu eğitimlere şehir dışından da katılım oluyor.

Siparişlerini genelde sosyal medya üzerinden alıyor Masalımsı Kurabiyelerim. Tüm ürünlerin fotoğraflarını da kendisi çekiyor. Kalitesini sürdürmek için haklı olarak fiyatlarda kampanya türü indirimlerden kaçınıyor.  

Nuray Keskin Zorlu’nun hedefi Masalımsı Kurabiyeleri herkesin tanıması… Eğitimler verecek seviyede bir profesyonel olsa da kendini sürekli geliştirenlerden o… Hep bir üstü, hep daha iyisi olsun ve daha neler yapabilirim diyenlerden. Hırs ve azim ayrı şeylerdir. İlki karartır, ikincisi aydınlatır. Bu azimli, yaratıcı, ruhu rengarenk kadınının enerjisi yaptıklarına da geçiyor olsa gerek ki, elinin değdiği her şey ışıl ışıl ve tabi ki enfes…

MASALIMSI KURABİYELERİM
Siparişler ve eğitimler için:
Whatsapp : 0 538 576 82 26
Atölye : 0 312 354 04 81

16 Ağustos 2016 Salı

SAKIZ ADASI (XIOS)

SAKIZ ADASI'NDAN YEME İÇME TAVSİYELERİ

8 günde devr-i ada eyledik. Bu kadar gün Xios’da ne yaptınız diyenlere cevabım şudur: Birkaç popüler yerden ibaret değil ada. Gezgin ruhluysanız, dağ, tepe, kumsal, koy, köy, kasaba, uçurum, manastır falan demez gezersiniz. Yok ben ondan değilim diyorsanız o zaman burada iki gün yeterli size. Pirgi’yi görmeden gelmeyin ama...
Doğasına, tarihine girmeyeceğim. Yemek kültüründen kısa kısa notlar paylaşmak istedim:
  • Zucchini, Girit kabağı olarak da bilinir. Şekli bizim kabaklar gibi ama kabuğu daha koyu yeşil. Bununla yapılan mücvere zucchini balls diyorlar. Çok seveceksiniz. Sadece kabak değil başka sebzelerle hazırlanan versiyonları da (ıspanak, patates, karışık..) var.

  • Moysakas (musakka), bizdeki gibi değil. Patlıcan ana malzeme ama usul lazanya… Patates, patlıcan, kıyma, kaşar, beşamel sos… Tabi en altta kuru ekmek ya da hamurla yapılan ayrı bir kat daha. Yıllar önce Atina’da denediğim günden bu yana ben musakkayı böyle seviyorum.

  • Cacıklar bizde alışılageldiği gibi sulu değil. Tzatziki denilen bu cacıki oldukça kıvamlı. O yüzden gayet güzel meze oluyor.

  • Mizithra adı verilen beyaz bir peynirleri var. Yoğun bir tadı yok. Ouzo yanında güzel gidiyor. Kızarmış keçi peyniri tercihimdir. Peynirin kızartılıp çeşitli şekillerde sunulmasına da saganaki deniyor. 

  • Bazı restoranlarda, başlangıçlarda kızarmış keçi ciğeri gibi farklı tatlar da bulabilirsiniz.

  • Sirkeli ahtapot ve kalamar tava çok iyi. Ve bu kadar iyi olmasına rağmen Türkiye’den çok daha ucuz.
  • Domates soslu horozla hemen her yerde karşılaşacaksınız. Ve bol bol keçi etiyle… Deneyiniz.


  • Balıklar taze, nefis ve güzel pişiriliyor. Ayvalık’dan bildiğimiz papalinayı da burada yiyebilirsiniz. Aterina da denilen çıtır çıtır gümüş balığını mutlaka deneyin.

  • Plajların restoranlarında dahi nefis yerel tatlar bulabilirsiniz.

  • Fasulye pilaki ılık geliyor. Fasulyeler kocaman. Tadı enfes. 

  • Lagkada kasabasında harika deniz ürünleri yiyebilirsiniz. Hatta burada karides bohçayı denemeden geçmeyin. İçinde minik karidesler, dereotu, kırmızı biber, brokoli, havuç, soğan, yeşil biber, az zencefil ve tarçın var. Özel bir hamur bohçanın içinde kızartılıyor. Aslında Uzakdoğu'da yaparlar bu yemeği. Ama ben buradakini çok beğendim.
  • ·         Bunca güzel lezzetin yanında sıradan salataların fiyatları gereksiz yüksek. 

  • Reçelleri pas geçmeyin. Adanın bazı bölgeleri tamamen meyve bahçesi. Hemen her şeyin reçelini yapıyorlar. Hatta bazı menülerde tatlı niyetine reçel seçenekleri de var.

  • Bazı yerlerde yemeğin sonunda, minik hazır dondurmalar ikram ediyorlar.

  • Sakız likörü ve rakısı içilmeden olmaz. Mastic adı verilen sakızın her şeyi yapılıyor burada. Cilt bakım ürünleri/kozmetik dahil. Adanın güneyinde 24 tane sakız üreten köy var. Dünyanın sakız ihtiyacı buradan karşılanıyor.

  • 'Ouzo'lar çeşit çeşit. Sertliğine ve anason-sakız-rezene oranına göre değişiyor. Artık hangisi damak tadınıza hitap ederse… Fiyatları yine Türkiye ile kıyaslanmayacak derecede ucuz. En güzeli de sahtesi yok. Kazanisto tercihim. 

  • ·         Benzer standarttaki restoranlar arasında kesinlikle fiyat uçurumu yok. Yediğiniz, içtiğiniz belli. Fiyatlar net. Hesaplarda sürprizle karşılaşmak mümkün değil.



Yazılacak çok detay var aslında. Aklıma geldikçe ekleyeceğim…

15 Ağustos 2016 Pazartesi

ZARURİ MEYHANE

Not: Ben bu yazıyı yazdığımda mekanın adı Köfdem'di. Ancak, sahibi daha sonra, diğer her şey aynı kalmak üzere bir isim değişikliğine gitti. Benim yazımı da yalnızca ismi değiştirerek okuyabilirsiniz:)

BARBEKÜNÜN EN DEM HALİ: KÖFDEM

Yepyeni, keyifli mi keyifli bir mekan. Ankara Ümitköy’de yeniden yapılmakta olan Galleria’nın arkasındaki şirin sokaklardan birinde bu yılın Temmuz ayında açılmış Köfdem Barbekü. Ben ismini de logosunu da çok sevdim. Burayı gayet güzel anlatmış.

Öncelikle samimi, rahat bir havası var. Küçük ama gayet yeterli, yeşillikler arasında bir bahçeye sahip. Yaz akşamları için ideal. Kışınsa, camla kapanacağı için yine havasını koruyacak. Işıklandırmasına bayıldım. Yumuşak sarı ışık buraya çok yakışmış. Ahşap masalar, sandalyeler de ambiyansı tamamlamış. Müzikler 80’ler, 90’lar ve eski 45’liklerden özenle seçilmiş Türkçe pop ağırlıklı şarkılar.
Köfdem’in sahibi Sinan Ataman uzun yıllar özel sektörde (Efes Pilsen) yöneticilik yapmış. Ayrıca halkoyunları geçmişi de var. Bu alanda eğitmenlik de yapıyor. Sağlam bir damak tadı olduğu, oluşturduğu menü ve konseptten belli. Yıllar içinde müşteri olarak ya da işi gereği pek çok restorana gitmiş. Köfdem’i işletirken prensibi, tüm bu gezdiği yerlerde gördüğü yanlışları yapmamak.  Kendisi zaten sürekli mekanın başında. Öğlen 12.00, gece 01.00 arası her gün açıklar.
Menüyü köfteler ve et-tavuk olarak ayırabiliriz. Ama onlara gelmeden önce mezelerden bahsedeyim. Yaklaşık 10 çeşit meze her gün hazırlanıyor. Haydari, barbunya pilaki, atom, yoğurtlu semizotu, patlıcan salata, yoğurtlu mantar, zeytinyağlı fasulye gibi çeşitler var. Ve tabi ki piyaz… Meze tabakları alıştığımızın dışında büyük, dolu dolu.  

Ara sıcaklarda patlıcan söğürme, Arnavut ve yaprak ciğer gibi özel tatlar da var. Ama her şey bir yana pazı sarma enfes. Gayet kıvamında pişirilmiş. Pirincinden çok et var içinde. Dışarda yediğimiz dolmalar, etin en çok esirgendiği yemeklerdendir. Burası için ise tam tersi olmuş. Ayrıca sigara börekleri de çıtır çıtır… İçi pişmemiş yufka ruloları gibi değil. Tulum peyniri kullanılarak yapılmış. Bana ‘işte bu iş böyle yapılır’ dediğim İzmir/Kordon’daki sigara böreklerini hatırlattı. Bir de zengin bir bira sepeti var.

Gelelim etlere…  Hepsi, bahçenin bir köşesindeki özel barbeküde  gözünüzün önünde pişiriliyor. Ama ortalıkta sizi boğan bir koku ve duman yok. 5 çeşit köfte var: ızgara, acılı, kaşarlı ıspanaklı, kabaklı beşamel soslu ve bir de İnegöl. Şahsen ıspanaklıyı ve kabaklıyı daha çok merak ettim. Yaratıcı tatlar bunlar. Ispanaklar kavrularak köfte harcına karıştırılmış. Çok da yakışmış. Diğerinde kabaklar haşlanarak kullanılmış. Ama bu defa içinde değil, köftenin yatağında…  Beşamel sos da et ve kabağı birbirine uyumla bağlamış. Diğer köfteler de hem etin (dana-kuzu karışık) lezzetiyle, hem harcıyla, hem pişirilişiyle benden tam not aldı. Köfte tabakları gayet doyurucu. Köfteler zaten büyük. Yanında lezzetli bir bulgur pilavı, közde pişmiş sote soğan ve elma dilim patates var. Bir de kendi yaptıkları özel köfte sosu minik bir kasede geliyor.

Et severler için zengin bir menü…  Kuzu çöp şiş, kuzu pirzola, antrikot, tavuk but pirzola da var. Karışık bir tabak da yaptırabilirsiniz tabi. Etler özenle seçiliyor. Hepsi yine barbeküde pişiyor. Çoban, kaşık, gavurdağ, mevsim salata çeşitlerinden biri de yemeğinize eşlik edebilir.
Tatlı olarak şu an için trileçe var. Mevsime göre de meyve çeşitleri…

Biradan rakıya, viskiden votkaya kadar her türlü alkollü içki menüde var. Yabancı biralar da bulunuyor. Benim en çok hoşuma gidense Süryani şarapları oldu. Ankara’da kolay kolay rastlayamayacağınız bir seçenek bu. 4 ayrı çeşidiyle menüye ayrı bir zenginlik katmış. Favorimse, bu şaraba özgü otantik tadı daha iyi hissedebileceğiniz ‘Dara’ oldu. 

Fiyatlar, yemeklerin kalitesi, lezzeti ve porsiyonu için gayet makul ayarlanmış. 

Köfdem Barbekü, uzun zamandır ihtiyaç duyulan bir mekan olmuş. Dekoruyla, müziğiyle, menüsüyle sizi tek bir ortam kalıbına sokmuyor. Hem biranın neşesi, hem şarabın romansı, hem rakının sohbeti… Hepsi var. Seçim size kalmış.
O akşam siz ne renkteyseniz, Köfdem de gözünüzde o renge bürünüyor. Bu sebepten olmalı, haftanın bir çok günü gitmekten sıkılmayacağınız bir yer. Bunu bu kadar kısa sürede yakalayıp oturtabilmek ayrı bir başarı. Sade ve samimi bir bakış açısıyla farklı ve özgün olana yer vermeleri işin sırrı olsa gerek…


Gitmeden rezervasyon yaptırın derim.


Adres: Galeria AVM arkası, Mutlukent Sitesi, 1946. Sok., No:10 Ümitköy / Ankara

Telefon: 0532 291 99 23