1 Nisan 2016 Cuma

ARA SICAK RESTAURANT

DENİZ MAHSULLERİYLE SANAT YAPMAK


Hani derler ya, ‘büyük lokma ye, büyük konuşma’ diye… Yıllarca büyük konuşmuşum sanırım. ‘Deniz mahsulünü olabildiğince sade pişirip yiyeceksin’ derdim hep. Bu sebepten de, deniz mahsullü tariflerden genellikle kaçındım. Yakın bir zamana kadar da bu böyleydi. Sosyal medyada lezzet avcılığı yaparken karşılaştım Mehmet Şef’le. Yaptıklarını görünce, biraz da burun kıvırarak yok artık, daha neler dediğimi hatırlıyorum. Ve bir akşam yolum tesadüfen ‘Ara Sıcak’a düştü. Masamıza servis edilenler, Mehmet Şef’in her gün yeni bir tablo ya da beste yapar gibi doğaçlama hazırladıklarından oluşuyordu. Yemek yapmak, kafada başlıyor. Zeka ve yaratıcılıkla, tatlar önce orada kombine ediliyor. Cesur olmak da çok önemli. Tüm bunlar bir araya gelince herkesin hayran olduğu özgünlüğü yakalıyorsunuz. Ara Sıcak, Nisan 2015’te hizmet vermeye başlamış. Biz balık restoranı değiliz diyorlar.  Gerçekten de öyle… Burası daha ötesi bir yer.  Balık ve deniz mahsullerinden üretilmiş ara sıcak yapıyorlar.  Lezzeti ve sohbeti seven güzel bir müşteri kitlesi var. Nostalji müzikler de çok yakışmış buraya. Mekanın sahibi Savaş bey ile Mehmet Şef’in yolları iyi ki de kesişmiş. İşini hırsla yapmak ayrı şey, aşkla yapmak ayrı… Burada aşkla yapıldığına emin olabilirsiniz. 
Şimdi neler var menüde biraz ona bakalım. Sabit bir menü bulunmuyor. Her gün değişiyor çünkü.  Türk mutfağında ne var ne yok, hemen hepsini deniz mahsulleriyle yapabiliyor şefimiz. Dünya mutfağından da nefis uyarlamalara girişmiş. Demiştim ya, kafasında tatlar uymuyorsa hiç denemiyor bile. Denediklerindeyse sonuçlar muhteşem. Yemeğin orjinali neyse, onu hiç bozmuyor aslında. Tek farkı deniz mahsullü olması. Balık beğendi, balık kumpir, karnıyarık, kalamar ızgara, ısırgan otlu hamsi, enginar dolma, soğan dolma, kadınbudu köfte, iskender, keşkek, beyti, Ali Nazik, tacoda özbek pilavı, pazı sarma, pizza, susam krokanlı levrek sarma ve daha pek çok yemek, deniz mahsullü olarak hazırlanıyor. Hepsi birbirinden müthiş. Örneğin, çiğköftenin dışına sarılan somonun füme tadı, çiğköftenin kendine has lezzeti ile çok iyi uyum yakalamış. İçindeyse et kıyma yok tabi ki. Leziz bir levrek kullanılmış. Balık pastırmasıyla yapılan paçanga, kaşarlı ve soslu kalamar dolma, deniz mahsullü simit tadına doyamayacağınız türden. Girit mantı tıpkı orjinali gibi. Yoğurduna, sosuna kadar her şey yerli yerinde. Ama levrek ve karidesle hazırlanmış. Buharda pişirilen hamuru ise hafif ve lezzetli. Üstü çıtır kızarmış, hafif ekşi soslu levrek sarma kaçırılmaması gerek bir tat. Şaşlık kebabı, içli köfte, Alinazik, Adana, beyti gibi güneydoğu lezzetleri, özü bozulmadan denize doğru devşirilmiş. Kalamar köfte ise pek çok yerde yapılıyor ama böylesi yok. Krema ve daha birkaç malzeme ile yine farkını ortaya koymuş. Mehmet şef, yemeklere imzasını atarken, baharatlar ve çeşitli soslara da başvuruyor. Ama bunlar asla ana malzemenin tadını bastırmıyor. Ayrıca yediğiniz yemekte, her şeyin tadını ayrı ayrı alabiliyorsunuz. Unutmadan, kadayıflı ahtapot cipsini deneyin illaki. Mezeleri az ve öz tutmuşlar. İyi de yapmışlar. Ege otlarıyla hazırladıkları, hafif acılı, nar ekşili sultan ezme favorim oldu. Sunumlar ise özenli, şık, bir yandan samimi ama gereksiz şatafattan uzak. Kendine güvenen her yemekte olması gerektiği gibi. Tatlılar arasında trileçe), sıcak helva, incir tatlısı, leblebi tatlısı, laz böreği, ekmek kadayıfı var. Hepsini kendileri yapıyorlar. Bunca lezzetin üstüne tatlılara da bir yer ayırın mutlaka.
Daha uzun uzun anlatılacak çok şey var aslında… Garip ama ilk kez bir yere her gün gelsem sıkılmam diye düşündüm. Çünkü burada balık ya da deniz mahsulü yerken aslında her birinde farklı bir yemek yiyorsunuz. Besleyici değerlerini ve sağlıklı oluşunu ise söylemeye bile gerek yok. Bir kez daha teyit edildi ki, yemek yapmak bir sanat. Dahi beyinlerle tatlar sıradan olmaktan çıkıyor çünkü…

Adres: Üsküp Caddesi No:25/A Çankaya/Ankara Telefon: 0312 4287891

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder